Saint- Malo 2007

Saint- Malo yolculuğu... Göz açıp kapayıncaya kadar geçen üç hafta... ’’Yeter! Bıktım buradan, bitsin artık! diyerek geçirdik bu üç haftayı. Ve bitti, gidiyoruz işte... Tahmin ettiğim kadar güzel değilmiş geri dönmek...
İlk gün heyecandan, yorgunluktan ve korkudan söylenenlerin yarısını bile anlayamıyordum. Sonra sonra alışıyor insan. Çok farklı bir hayatın, kültürün ortasına ’’hop’’ diye atıyorlar seni ve sen sersem sersem bakınıyorsun etrafına,’’ne oluyor burada?’’ diye. Aslında hiçbir şey olmuyormuş, anladım. Hiçbir farkımız yokmuş onlardan...
İlk günü geçirebildiğim zaman gerisi kolaydır diye bir düşünceyle ilk günün bitmesi için dua etmiştim. Son günün ondan milyonlarca kat daha zor olacağını nereden bilebilirdim ki?
Aileyle böyle bir bağ kurabileceğimi hayal bile etmemiştim açıkçası. Üç hafta boyunca kültürlerine, dillerine, hayat tarzlarına uyum sağlamaya çalıştıktan sonra, senin yerine ailenin sana teşekkür etmesi çok garip bir duygu.
Gezinin ulaştığı amaçlardan biri de Fransızcamızın ilerlemiş olmasıdır. Daha çok pratik yapmak, hem anlamamızı hem telaffuzumuzu hem de konuşma hızımızı olumlu anlamda etkiledi. Büyük bir gelişme yaşadık ki bu, herkes için geçerli.
Kısacası, çok güzel günler geçirdik Saint-Malo’da. Kendime daha çok güvenmeye başladım. Sorumluluklarımın daha fazla bilincinde olduğumu hissediyorum. Yabancı dilim gerçekten ilerledi ve artık Saint-Malo’da ikinci bir ailem var.

Başak BAKIRCI